BURDUR İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

Hacılar Büyük Höyük Kazıları

Hacılar Büyük Höyük, daha önceleri kazı yapılan Hacılar’ın yaklaşık 400 m. kadar kuzeyinde, oval tabanlı, yaklaşık boyutları 280 m x 240  m olan bir yerleşme yeridir. Höyüğün yüksekliği, doğuda höyüğün dışından geçen dere yatağından bakıldığında yaklaşık 11 m., batıda ise yükselen arazi eğimi nedeniyle tepe yaklaşık 5 m kadar algılanmaktadır.

Hacılar Büyük Höyük’te Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Üniversitesi adına 2011 yılında başlayan arkeolojik kazılar Prof. Dr. Gülsün UMURTAK (Kazı Başkanı) ve Prof. Dr. Refik DURU (Onursal Başkan) yönetiminde devam etmektedir.

Yerleşmede bugüne kadar, İlk Tunç Çağı I olarak tanımlanan MÖ 3000 öncesine tarihlenen bir yerleşmeye ait “testere dişi” şeklinde kırılmalarla kuzey-güney doğrultusunda gelişen, çok ustalıkla inşa edilmiş bir savunma sistemi açığa çıkartılmıştır (Resim 12). Sözkonusu sisteminin bugüne kadar 31 mekânı ile bunların arasında kente giriş kapısı /Batı Kapısı (Propilon, Resim 13)  kazılmıştır. Bu kesimde batı sınırı oluşturan dış duvarlar  1.50 -1.60 m kalınlıkta, orta boy taşlardan örülmüş olup, yüksekliği yer yer 2 m’yi bulmaktadır. Savunma sisteminin duvarlarının üst kısmının kesiminin ise kerpiçle örüldüğü görülmektedir. Sur’a bitişik ve ortalama 3.85 x 6.10, 4.5 x 5.5, 3.60 x 5.00 m boyutlarındaki mekânların (kazamat) iç duvarları 1.10 m, 1.30 m ile 1.45 m kalınlıktadır ve kapıları doğu yöndeki bir alana açılmaktadır. Bazı mekânların kapıları 1.10 m - 1.20 m genişliğindedir ve çoğu kez kapının iç kısmında yer alan in situ plaka şeklinde yerleştirilmiş mil taşı, kapı kanadının içeri doğru açıldığına işaret etmektedir. Mekânların tabanlarında toprak iyice bastırılmış ve düzgünleştirilmiş, bazılarında orta kesimde at nalı şeklinde birer ocak, bazılarında ise genelde güney duvara bitişik küp koymaya yarayan taş döşeme üstü kerpiç destek / yükseltiler görülmektedir. Küplerin içinde ve mekânların tabanı üzerine dağılmış çok miktarda yanmış tahıl ve yanmış ahşap kalıntısına rastlanmıştır.

Höyükteki İTÇ (İlk Tunç Çağı) I mimarisinin genel görünümü, Anadolu Yaylası’nda şimdiye kadar kazılmış hiçbir yerleşmenin mimarlığı ile ilgisi olmayan, “testere dişi” şeklinde girinti ve çıkıntılarla daire şeklinde gelişerek çevresini saracağı bir yerleşmeyi korumak için yapılmış bir savunma sistemi şeklindedir. Nitelikleri ve ayrıntıları hakkında şimdilik hiçbir bilgimiz olmamakla birlikte, 2013 yılında ortaya çıkartılan yuıvarlak planlı iki yapı ile iki adet taş dikit (stel), yerleşme içindeki yapılaşmanın şekil ve niteliği konusunda çok ilginç sonuçlar alınacağını göstermektedir. İTÇ I’in evleri, yönetici sınıfların ikametgâhı (residans / saray), tapınak vs. gibi yapılarıyla bu yerleşme yukarıda tanıtılan olağanüstü güçlü bir savunma sistemi ile korunmaya alınacak kadar zengin bir kent olmalıydı. Yukarıda tanıtımı yapılan mekânlarda çok sayıda pişmiş toprak tabak, çanak, testi, çömlek ve küp in situ olarak ele geçmiştir (Resim 14). Sur sistemine bağlı konutlarda bulunan çanak çömleğin kalitesi ve çeşitliliği ile aynı tabakalara ait mermer ve çok sayıda pişmiş toprak idol, taş ve pişmiş toprak damga mühür (Resim 15) ve maden iğneler burada zengin ve gelişkin bir İTÇ yerleşmesi olduğunu göstermektedir. Sözü edilen mekânlarda bulunan çanak çömlek ve gereçler ile meyve ve tahıl kalıntıları,  bunların savunma sistemi içinde aynı zamanda konut olarak kullanıldığını göstermektedir. 2011 ve 2013 yıllarında bu yerleşmeden ele geçen yanmış tahıl kalıntılarından yapılan C14 analizleri kentte MÖ 2980-3010 tarihlerini içine alan bir süreçte yaşandığını göstermektedir.